01 Eylül 2011

"The Shawshank Redemption"ı (1994) yeniden izlemek


2004 yılından beri düzenli olarak film izleyip arşiv tutuyorum. Arşivimde 24. sırada yer alıyormuş “The Shawshank Redemption/Esaretin Bedeli”. Geçen seneki öğrencilerimin sürekli bu filmden dem vurması ve yaklaşık dört senedir Imdb Top 250’ide birinci sırada olması dolayısıyla filmi izlemek için kuvvetli bir dürtü vardı bende. Filmle ilgili en iyi hatırladığım sahne Brooks’un trajedisiydi. Otel odasının tavanına Brooks was here/Brooks buradaydı yazmasıydı. Fazla da bir şey hatırlamıyordum. O zamanlar dokuz olarak puanlamışım filmi. EB’den sonra yaklaşık 1200 kadar film izledim. Bu filmler ve okuduklarım bana bir şeyler kattı ve beni değiştirdi. Tabii ki o zamanki sinema anlayışımla şimdiki arasında çok fark var oluştu. Artık böyle olağanüstü kahraman hikâyelerinden pek hoşlanmıyorum. Daha ilk dakikadan itibaren kahramanın filmin sonlarında olağanüstü bir şeyler başaracağı fikri seyircide oluşuyor. O ana kadar gerçekleştirdiği zekâ dolu eylemlerin ve ileride önemi anlaşılan gizemli cümlelerin de bir anlamı kalmıyor benim için. Afiş bile sorunlu. Andy’nin filmin sonunda hapisten kaçacağı afişte ilan ediliyor. Seyirci de bunu bildiği için Andy’nin başına gelen onca şeye rağmen, bütün bunların sorumlularının yaptıklarının yanlarına kalmayacağını ve Andy’nin hepsinden intikam alacağını biliyorsunuz. EB’ye kötü bir film diyemem. Şimdiki notum yedi. Benim yukarıda bahsettiğim kişisel tercihlerimi bir yana bırakırsam; ilgiyle izlenen, sürükleyici bir film. Benim çözmeye çalıştığım konu bu filmin neden Imdb Top 250’ide zirvede yer aldığı dolayısıyla azımsanmayacak sayıda insanın bu filmi sinema tarihinin en iyi filmi zannetmesi. Elbette zevkler tartışılmaz ama internetten araştırdığım kadarıyla EB’nin gelmiş geçmiş en iyi film olmadığını düşünen çok insan var. Bu sonuç acaba insanların efsane yaratmaya oldukça meraklı olmasıyla alakalı olabilir mi? EB en fazla kiralan video olma rekoruna sahip. Bu durum filmin kulaktan kulağa yayılıp bir efsane olmasını sağlamış olabilir. İnsan bir efsaneye inanarak hiç zahmet vermeden bir topluluk içerisinde yer buluyor, bir aidiyet hissedebiliyor. Buna konformizm diyoruz veya cahillik. Filmin çok zahmetsiz bir özdeşleşme sağlaması ve çok kolay taraf seçtirmesi filme yine çok kolay bir izlenilebilirlik veriyor. Vicdani rahatlama arayan seyirci için bulunmaz bir nimet bu. Bu da filmin çok beğenilmesinde etkili olmuş olabilir. Peki, biz yıllarca “Dünyayı Kurtaran Adam”la niye bu kadar dalga geçtik? Biri estetik biri değil ama şablon aynı şablon. Filmin puanı 7,6 olsaydı hiçbir sorun olmayacaktı benim için. Halkı anlamak için de bu kadar kafa patlatmayacaktım.