09 Ağustos 2011

"Sonbahar"ı (2008) tekrar izlemek

Bir şeye çok heveslenip de son dakikada o işi yatınca hissedilen hayatın b*ktanlığı duygusunu bilir misiniz? Ben çook iyi bilirim. Defalarca başıma geldi. En son geçen ay geldi. Bavulumu alıp evden çıktım. Bavulu arabanın bagajına koydum. Amacım arabayla Karadeniz turu yapmaktı. Son kontrolleri yaptığımda arabanın arızalandığını ve bu turu gerçekleştiremeyeceğimi anladım ve o bahsettim duyguyu hissettim. Gizli ajandamda "Sonbahar"ın çekildiği mekanları gezmek vardı. İki sene önce izlemek için ta Ankara'lara gittiğim filmi dün tekrar izledim. "Glory/Zafer"i izlediğimiz arkadaşım bir iki saat sonra bir film daha koy dedi. Bu sefer onun beklentilerini göz önünde bulundurmayıp kendi izlemek istediğim filmi başlattım. Dün ettiğim lafla bugün çelişiyorum. İkinci izlediğimde ilk izlediğimden daha keskin bir etki bıraktı üzerimde "Sonbahar". Çok namuslu, dürüst, güzel, iyi, farklı, hassas, başarılı bir sanat eseri "Sonbahar". Üst düzey bir sanat eseri. İnsani duyarlılığı, doğa insan dostluğunu, insan insan dostluğunu, kadın ve erkeğin paylaşabileceği güzel şeyleri anlatıyor. Yusuf'un her bakışında, her tepkisiz anlarında bunları hissedebiliyorsunuz. Kasvetli bir atmosferi olmasına rağmen, yaşamanın ne kadar değerli ve güzel bir şey olduğunun altını da çizmeyi başarıyor. Filmi ilk izlediğimde hissettiğim dayanılmaz dram yükünün yanında bu güzel duyguları da hissettim bu sefer. Farkı bu oldu. Yine Gürcü oyuncu Megi Kobaladze'den etkilendim. Bu arada Özcan Alper ikinci uzun metrajını bitirmiş. "Gelecek Uzun Sürer" adlı filmini sekiz gözle bekliyorum.