Bolu’da son bir haftam kaldı. Gitmeden bazı lezzet duraklarımın adını anmak istedim. Neden bu zamana kadar Bolu’da kaldım? İŞKUR’un düzenlediği bir İngilizce kursunu veriyorum. Öğrencilerim; yaşları 38 ile 50 arasında değişen, çoğu ilkokul mezunu ev kadınları. Ortam Recep İvedik’in dediği gibi hamurumsu külotlu çorap kokuyor ama ben bu kursu verdiğim için çok memnunum. Benim için iyi bir tecrübe oluyor. Onları çok seviyorum. Karşılıklı sevgi ve saygı çerçevesinde çok verimli, güzel dersler işliyoruz. Panpişlerimin içerisinde yanlış hayatın kurbanı olanlar, potansiyelini gerçekleştirememişler var. Fırsat verilseydi eminim yanlış hayatla mücadeleye çok önemli katkılar sunabilirlerdi ama ikiyüzlü bir toplumun içerisine doğdukları ve kadın oldukları için potansiyelinin farkında, özgür birer birey olamamışlar. Öğrendiğim kadarıyla, bir tanesi üniversite kantininde çalışıyormuş bu kursa gelmeden önce. Günde 16 saat çalışıyormuş. Maaşı 500 liraymış ve sigortası yokmuş. Bir tanesi bir büroda temizlik işine bakıyormuş. Yine sigortasız olmak üzere 350 liradan işe girmiş ve daha yeni 450 lira yapmışlar. Diğer bir tanesi tarlada, güneşin alnında günde 12 saat için 15 lira alıyormuş. Başka bir örnek olarak geçenlerde sohbet ettiğim bir ikinci el araba satıcısını verebilirim. O da yanında çalışan elemana haftalık 75 lira veriyormuş. Bir de bunu yüksek bir lütuf gibi anlatıyordu. Çocuk askerliğini yapmadığı için kendisine minnet duymasını bekliyordu. İnsanca yaşamak için askerliğini yapmış olma şartı vardı ona göre. Ne demeliyim? Bir AKP sempatizanı ve durumu iyi birinden Türkiye’de istikrar var lafını çok duyarsınız. Evet Türkiye’de istikrar var ama 500 liralık istikrar var işte. Bu istikrarın muhatap aldığı milyon, milyon tane insan var. Ben böyle istikrarın taaaraftarlarını anlamakta zorlanıyorum. Bu durumun önemli sebeplerinin birinin de şükürcü felsefe olduğunu düşünüyorum. Derste bazen oluyor. Birisi Allah’a şükür diyor sonra hepsi birden koro olarak tekrarlıyor. Öyle deme hoca bunu bulamayanlar da var diyorlar. Niye bulamadıklarını veya kendilerinin bu kötü ve yanlış hayatı neden yaşamak zorunda olduklarının sebeplerini sorgulamak yerine hep kendinden bir kademe aşağıda olanları düşünüyorlar. O kademeler nereye kadar gider bilinmez ama bildiğim bir şey var ki bu böyle gitmez. Bunları yazmak istedim. Gelelim lezzet duraklarına…
Burada tanıtacağım üç lezzet durağından da daha önce sayısız kez memnun ayrıldım ama her üçünden de son iki, üç denememden memnun ayrılmadığımı belirtmek isterim. Yani eğer kalitesiz ürün sunmak politikaları olmuşsa sorumluluğumu bu açıklamayı yaparak üzerimden atmak istiyorum.
Birincisi Bolu Köfte…Garanti bankasının arka tarafında. Aslında bunların köftelerini de seviyorum. Mükemmel pideler eşliğinde köfteler veriyorlardı. Sonra o pideler yok oldu. Sebebini sorduğumda, Bolu halkının pideleri istemediğini ve ekmek eşliğinde köftelerini yemek istediklerini söylediler. Eğer pide isterseniz siparişi verdiğinizde belirtmeniz gerekiyor. Kuşbaşılı pidelerini de çok seviyorum. Etin suyu ağzınıza geliyor. Şu resimdeki şişe ayrana bakar mısınız? Ben gazlı içecekleri hayatımdan büyük oranda çıkardım ama 80li yılların şişe kolalarını bulsam içerim herhalde. İçecek bence cam şişede içilmelidir. Plastikle içecek içmek şişme kadınla yatmak gibi bir şey (hiç yapmadım, sadece benzetme yapıyorum).Ve bu şişe ayranı Bolu’da başka bulabileceğiniz bir yeri en azından ben bilmiyorum
İkinci durak da yine pidesiyle anılacak. Sanayide bir yerlerde Kebap 09 diye bir yer var. Müthiş kuşbaşılı pideleri var(dı), son iki, üç denemeden önce…Yalnız ortamda ambiyansın çok kötü olduğunu belirtmem lazım. Öğle saatlerinde giderseniz, yemeğinizi işçi sınıfının vücudundan kaynaklanan bilumum kokular eşliğinde yemeniz çok olasıdır. Salatalarının da çok zayıf olduğunu söylemek zorundayım.
Son durağımız Lütfü Usta. Burma kadayıf yapıyor Lütfü usta. Yeri çok acayip bir yerde. Yılmaz sokak, Google Maps’ten kontrol edebildiğim kadarıyla. Bir tane de so-called barlar sokağında yeri var. İki tane pavyon ve bir iki tane de kıytırık içki içilebilen mekan var diye buraya barlar sokağı demişler. Bir de NT kırtasiye var bu sokakta. Ben de bu sokaktaki Lütfü ustanın yeri için her zaman “Shine on You Crazy Diamond” diyorum. Burma kadayıf konusunda Bolu’daki en iyisi. Diyarbakır’dan gelen bir arkadaşım, burası aynı Diyarbakır’daki gibi yapıyor demişti. Ambiyans mı? Yerlerde sürünüyor..