27 Ocak 2009

Where the hell have you been?

Amerikan sinemasında yoğun olarak kullanılan stereotiplerden biri de loser (kaybeden) bayan garsonlardır. Sahi, herhangi bir filmde kişiliğinde saygınlık (dignity) barındıran veya çok mutlu bir bayan garson hatırlıyor musunuz? Ben şu anda hatırlayamıyorum. Bu garsonlar iki tip olarak yoğun bir şekilde filmlerde karşımıza çıkarlar. Birinci gruptakiler herkesin sevgilisi rolünde, güler yüzlü, onla bunla muhatap olan bayan garsonlardır; ancak kesinlikle yırtmış, Amerikan rüyasını gerçekleştirmiş falan değildirler. İkinci grupta yer alanlar ise anlaşılmaz tavırlar içerisine giren, bitse de gitsek der gibi görünen bayan garsonlardır. Menüdeki yiyecekleri sayarken suratlarında garip bir ifade belirir. Müşterilerle sorun yaşarlar. Çoğu zaman nikahsız bir birliktelik içerisindedirler. Veyahut eşleri tarafından terk edilmiş ve çocuğuyla yaşam mücadelesi içerisinde olurlar. Erkekler onlara kolay elde edilebilir gözüyle bakarlar. Trailer Park denilen, mobil evlerden oluşan yerleşim yerlerinde yaşadıkları görülür. Korku filmlerinde, barda tanıştıkları yabancıyı my place dedikleri evlerine davet edip öldürülürler. Toplumun bu kişilere bakış açıları da çok iki yüzlüdür. Jodie Foster'ın The Accused (Sanık, Jonathan Kaplan, 1988) filminde sırf garson olduğu için başına gelenleri hatırlayın. Peki gerçekte durum böyle midir? Halkım için araştırdım. Bazı filmlerde insanların çaresiz kaldıklarında yöneldikleri bu meslek fazla bir nitelik gerektirmediği için Amerika'da ve diğer gelişmiş ülkelerde genellikle göçmenler tarafından yapılıyor. Amerika'da saatlik ödeme yapılıyor bayan garsonlara. Bu ücrette yerine göre 2.50 ile 5 dolar arasında değişiyor. Asıl kazancı ise bahşişten elde ediyorlar. Yıllık kazançları 20.000 ile 25.000 dolar arasında değişiyor. Aylık ortalama 2000 dolar desek bugünki kurla 3200 TL, halkın terminolojisiyle üç milyar ikiyüz milyon yapıyor. Amerika'daki ev kiraları ve vergi ödeme koşulları hakkında bilgim yok. O yüzden yorumu sizlere bırakıyorum. Bu yazıda hiçkimseyi rencide etme amacını gütmedim sadece filmlerde yaptığım gözlemleri paylaşmak istedim.