11 Ocak 2009
"Psycho II" (1983) & "Psycho III" (1986)
Raising Cain ile ilgili yazımda şakayla karışık Psycho'nun (Sapık, Alfred Hitchcock, 1960) devam filmlerini izlemeyi düşündüğümü ve de endişelerim olduğunu belirtmiştim. Bu endişelerimin iki sebebi vardı. Birincisi böylesine riskli bir işe daha önce girmiştim ve sonuç hezimetti. The Texas Chainsaw Massacre (Teksas Katliamı, Tobe Hooper, 1974) da Psycho gibi beni derinden etkilemiş bir korku filmiydi ve O'nun da devam filmleri vardı. Sonucu biliyorsunuz. İkinci sebep ise daha önceden Gus Van Sant'in bire bir aynı planlarla çektiği Psycho'yu (Sapık, 1998) izlemiş olmam ve de sonucun yine çok kötü olmasıydı.
Ve nihayet geçtiğim Cuma akşamı okulda yurt nöbetçisi iken bu iki filmi izledim. Cuma günü olduğu için etüd yapılmıyordu, fazla da öğrenci yoktu. Psycho II'yi (Sapık 2, Richard Franklin, 1983) izlerken, film arada sırada çeşitli sebeplerle bölünüyordu ve ben filmi durdurup sorunu çözmeye gidiyordum ama aklım hep filmde oluyordu. Şunu söylemeliyim ki endişelerim yersizmiş. Genelde devam filmlerinde rastlanılan, senaryoyu zorlamaktan kaynaklanan handikaplar bu filmde yoktu. Tıpkı O'nun yaptığı gibi, film sizi eline geçiriyor ve sarstıkça sarsıyordu. Yerinizde duramıyorsunuz ve bir dakika size rahat bir nefes aldırmıyor. Stilist görüntü yönetimi ve ilki kadar olmasa da yine de ürkütücü bir müzik eşliğinde Bates'in ve annesinin hezeyanlarını izliyorsunuz.
Psycho III (Sapık 3, Anthony Hopkins, 1986) ise Hıncal Uluç'un deyimiyle "ı Ih, olmamış. Kral çıplak!". Fakat buradaki olmamışlık diğer iki filme göre bir olmamışlık. Bağımsız olarak değerlendirildiğinde türünün kalbur üstü örnekleri arasında rahatlıkla girebilecek bir film. Bu filmin bana anlatmayı başardığı şey, Psycho'nun müzikali bile yapılsa izleyebileceğimdir. Sonuçta Psycho, izledikten sonra ömür boyu etkisinden kurtulamayacağınız bir film. Bazı fantastik filmlerde olduğu gibi hafıza sildirmek mümkün olsaydı, hafızamdan sildirip tekrar tekrar izlemek isterdim.
Bu arada, tamamen kendi imkanlarımla Psycho II'nin bir fragmanını (trailer) yaptım. Filmde Bernard Herrmann'ın o muhteşem film müziğinin kullanılmadığını tekrar hatırlatayım.