Son zamanlarda esinlenme, araklama, uyarlama, yeniden çevrim vb. konularda çok yazı okuduğum için aklıma bu kıyaslama geldi. Günümüzde çok tartışılan konular bunlar. Özellikle Tarantino (ondan önce de sıkça De Palma) filmlerinde çekinmeden bunları uyguladığı için tartışılır oldu. Artık günümüzde eski filmlere gönderme yapmayan film zor bulunur oldu. Bunları yakalayınca torpidoda boncuk bulmuşcasına sevinen sinefiller de çok sıkıcı olmaya başladılar. Blow Out'un (Patlama, Brian De Palma, 1981) Blowup'dan (Cinayeti Gördüm, Michelangelo Antonioni, 1966) esinlenerek çevrildiği ayan beyan ortadadır. Kimse de buna itiraz etmez; çünkü Blow Out çok iyi bir filmdir.
En sevdiğim Antonioni filmidir Blowup. Diğer filmlerini çok sevdiğimi söyleyemem. Gelmiş geçmiş en büyük yönetmenlerden biri olarak kabul edilse de benim tercihim bu şekilde. Bir fotoğraf karesini büyütmek anlamına gelir blowup. Filmin Türkçe adı en ilginç bulduğum adlardan biridir. Cinayeti gördüm diyerek spoilerın (filmlerin sağlıklı bir şekilde izlenmesini etkileyen bilgi) kralını vermişler. Hemen anlıyorsunuz ki filmde bir cinayet var ve adam o cinayeti görecek, başına işler gelecek. Aynen öyle oluyor zaten. Imdb'de filmin türü için mystery yazıyor: yani gizemli, egzantirik, asortik, esrarcengiz... Girişimci Türk işletmecisinin elinde bu gizem kuşa dönmüş oluyor böylece. Filmin başrol oyuncusu, son filmi Romantik (Sinan Çetin, 2007) olan ama benim Dario Argento klasiği Profondo Rosso (Derin Kırmızı, 1975) ile hatırladığım David Hemmings. Kusursuz stilize edilmiş görüntü yönetimi ve dingin yapısı ile dikkatini çeken çok başarılı bir film Blowup. Aynı anda hem iyi bir sanat filmi hem de cahil halkın, Hıncal Uluç'un falan zevk alacağı iyi bir seyirlik. İzleyeceğim film illa yeni bir filmi olsun demeyenlerdensiniz bu filmi kaçırmayınız.
Tarantino'nun ilk üç favori filmi arasında yer alır Blow Out. Birincisi Il buono, il brutto, il cattivo (İyi Kötü Çirkin, Sergio Leone, 1966), ikincisi de Rio Bravo'dur (Kahramanlar Şehri, Howard Hawks, 1959). Bir adam, bir ses kayıt cihazıyla (Blowup'ta bu fotoğraf makinesiydi), bir cinayeti görür. Görünürde 80lerin sıradan bir polisiye gerilimidir Blow Out; ancak o kadar usta işi bir kurgusal yapıya sahiptir ki The Usual Suspects'le (Olağan Şüpheliler, Bryan Singer, 1995) veya The Hangover'la (Felekten Bir Gece, Todd Philips, 2009) aşık atabilir. Şu aşağıdaki fotoğraftaki adamların adını bilmediğim spor dalında buzların içinde kaydıkları gibi filmin içinde kayar gidersiniz. Asla bir sanat filmi değildir, ama yedinci sanatın en iyi filmlerinden birisidir. Esinlendiği filmden daha iyi bir film olarak hatırladığım ender yapımlardan birisidir Blow Out.