Steve Buscemi (basemi okunur) benim favori oyuncularımdan biridir. Çok yönlü ve yılda dört-beş filmde oynayacak kadar da verimli bir aktördür (sağolasın IMDB Trivia). Meğer Steve Buscemi'nin cvsinde yönetmenlik de yazıyormuş. İki adet filmini izledim Buscemi'nin (bazılarınızın hala Buskemi diye okuduğunu duyuyorum, yapmayın). Şimdi bakalım:
Trees Lounge'ın (Bizim Kafe, 1996) Türkçe adının Bizim Kafe olduğunu şimdi öğrendim ve dalgamı geçtim. Kandemir Konduk'un mahalle temalı dizileri gibi bir isim vermişler filme. Lounge kafe değil bar demektir. Kafe sözcüğü filmin içeriği hakkında eksik bir çağrışım çağrıştırıyor; çünkü filmde içmek ve içki önemli bir yer tutuyor. Benim önerim "Bir Baba Hindi Barı" olabilirdi. Neyse, Trees Lounge harika bir film. Sıradan insanların, kısıtlı bir zaman diliminde başlarından geçen acı tatlı olayları anlattığı şeklinde kabaca özetlenebilecek olan bağımsız filmlerin en tipiklerinden, en güzellerinden. Senaryo da Buscemi'ye ait. Mükemmel bir iş çıkartmış Buscemi. Bağımsız film ölçütlerinden taşmamak koşuluyla mükemmel bir arıza karakter yaratmış Buscemi. Çizginin; bir öbür tarafına geçiyor, bir beri tarafına düşüyor. Bu adam yönetmenliği bırakmasın.
Interview'ın (Görüşme, 2007) Trees Lounge'la tek ortak noktası, Buscemi'nin yaşça küçük bir kızla aralarında bir şey geçmesi. Medya ve ikoncanlar üzerine bir eleştiri Interview. Müslümanlara hakaret içeren bir film çektiği için öldürülen Hollandalı yönetmen Theo Van Gogh'un beş filminin Amerika'da yeniden çekmek için başlatılan projenin ilk ayağı. Dolayısıyla fazlasıyla saygı duruşu, hatırlatma, gönderme var. Steve Buscemi'nin de kendinden çok şey katmadığı bir film. Steve Buscemi, varlığıyla yine farkındalık yaratıyor ama film o kadar da harika bir film değil. Tam bir diyalog filmi ve kaçınılmaz olarak fazlasıyla tiyatral. Yani bu filmi çok kolay bir şekilde tiyatroya uyarlayabilirsiniz (evet söylemiştim ben tiyatro sevmiyorum). Kötü mü? Değil.