29 Temmuz 2010
İran sineması beni heyecanlandırıyor
Kiarostami'nin "Taste of Cherry/Kirazın Tadı"nı izledikten sonra İran sinemasına eğilmeliyim demiştim. Abbas Kiarostami'nin filmografisindeki en yüksek puanlı film olan "Close-Up/Yakın Plan" bana bu başlığı yazdırdı. "12 Angry Men/12 Kızgın Adam", "A Few Good Men/Bir Kaç İyi Adam", "Sabotage/Sabotaj", "To Kill a Mockingbird/Bülbülü Öldürmek" gibi mahkeme filmleri izlemiştim daha önce. "Close-Up" uzak ara izlediğim en iyi mahkeme filmi diyebilirim. Filmi böyle bir kategoriye sokmak haksızlık olsa da içeriğinden haberdar etmek için böyle iddialı bir cümle kurdum. Yarı gerçek yarı kurmaca bir dolandırıcılık (fraud) öyküsü "Close-Up". Kendisini ünlü yönetmen Mohsen Makhmalbaf (onun filmlerine de eğileceğim) gibi tanıtıp bir aileyi dolandıran Hossain Sabzian'ın duruşması ve kurgusal dahilikler eseri olan çekimler filmi oluşturuyor. Gerçek bir mahkeme izler gibi Sabzian'ın yakın plan görüntülerini izliyorsunuz ve insan denen karmaşık yaratığı anlamaya çalışıyorsunuz. Özellikle filmin finali unutulmaz. Kişilik bölünmesini bu kadar iyi anlatan bir sahne çok az vardır. Sadece iki filmini izlememe rağmen Abbas Kiarostami'nin çok büyük ve gerçek bir sanatçı olduğunu biliyorum ve muhteşem bir sinema duygusuna sahip olduğunu hissediyorum. Bundan sonra Abbas Kiarostami'ciyim. Bu arada filmin sonunda kendisini oynayan ve afişteki motoru süren kişi olan Mohsen Makhmalbaf'ın filmleri de beni şimdiden heyecanlandırıyor. İran dilini de çok melodik ve çok sevimli bulduğumu belirtmeliyim.