
27 Eylül 2009
Roman Polanski yakalandı!!!

Tim Burton'ın yeni filmi



"Das Experiment" (2001)


26 Eylül 2009
En iyi 25 film afişi






21 Eylül 2009
İki kitap


19 Eylül 2009
Tarantinovari bir giydirme

Filmde aksayan hiçbir şey yok. Bazılarının dediği gibi gereksiz diyaloglar hiç yok; çünkü Tarantino çok iyi bir kalemdir. Ağzı çok iyi laf yapar. Dolayısıyla diyalogları özenle seçip, her zaman enteresan şeyler anlatır. Bu film de en büyük gücünü, ne hikaye anlatımından, ne görüntü yönetiminden, ne de oyunculuktan alıyor. Bu saydıklarım on numara iş olmasına rağmen bence film en büyük gücünü diyaloglardan alıyor. Ne demiştik? Bu film Tarantinovari bir giydirmedir. Atilla Dorsay bu filmde Tarantino'nun kendi kendine eğlendiğini, Nazilerden Tarantinovari bir intikam aldığını yazdı. Sinefil olan Tarantino elbette ki Hitler ve ekibini bir sinemada diri diri yakıp, kurşuna dizecekti. Tarihi çarpıtmakla suçlanıyor Tarantino. Allah aşkına kimin umurunda bu? Bugün tarih diye okuduklarımızın yüzde kaçı gerçek? Bu sebeple bu filme de Tarantino'nun sözde Nazi katliamı deyip geçelim.
Ve Christoph Waltz!
4 luni, 3 saptamani si 2 zile (Dört Ay, Üç Hafta, 2 Gün, Cristian Mungiu, 2007) filminde oynayan doktorun, şerefsiz rolünü çok iyi oynadığını yazmıştım. Chiristoph Waltz'in, bu filmdeki SS subayı rolünü görünce söyleyecek kelime bulamıyorum. Bu da uzaylı oyunculuğudur. 10 puan verdiğim 14. film oldu Inglourious Basterds.
Ve Christoph Waltz!
4 luni, 3 saptamani si 2 zile (Dört Ay, Üç Hafta, 2 Gün, Cristian Mungiu, 2007) filminde oynayan doktorun, şerefsiz rolünü çok iyi oynadığını yazmıştım. Chiristoph Waltz'in, bu filmdeki SS subayı rolünü görünce söyleyecek kelime bulamıyorum. Bu da uzaylı oyunculuğudur. 10 puan verdiğim 14. film oldu Inglourious Basterds.
15 Eylül 2009
İsmini duyunca izleme isteği uyandıran filmler


Bazen filmin afişleri de filmin adını çok iyi pazarlar ve görme isteğini arttırır. I Heart Huckabees (Tesadüfler, David O. Russell, 2004) örneğinde olduğu gibi.

Yorumcu Sergen Yalçın'ın milli takım için yaptığı dahiyane yorumda olduğu gibi: her el papaz pilav yemez. Listede filmler için verdiğim puanlar da mevcut. Oradan bazen nasıl çuvalladığımı görebilirsiniz. Sonuç olarak, bir filmin adı çok önemlidir. Bizim sinemacılarımız da Kesişen Yollar, Birleşen Paslar, Aralık Fırtınası, Eve Gelişiş, Polis, Jandarma, Eltim ve Görümcem, Ot gibi film adları yerine daha dikkat çekici, iştah uyandırıcı film adları bulmalıdırlar. İşte liste:
1- Dial M for Murder (Cinayet Var, Alfred Hitchcock, 1954) 7.
2- C Blok (Zeki Demirkubuz, 1994) 7.
3- The Cook, The Theif, His Wife & Her Lover (Aşçı, Hırsız, Karısı & Aşığı, Peter Greenaway, 1989) 9.
4- Lost in Translation (Bi Konuşabilse, Sofia Coppola, 2003) 8.
5- Million Dollar Baby (Milyonluk Bebek, Clint Eastwood, 2004) 10.
6- Eternal Sunshine of the Spotless Mind (Sil Baştan, Michel Gondry, 2004) 9.
7- Gece, Melek ve Bizim Çocuklar (Atıf Yılmaz, 1993) 7.
8- I Heart Huckabees (Tesadüfler, David O. Russell, 2004) 5.
9- Vertigo (Ölüm Korkusu, Alfred Hitchcock, 1958) 8.
10- Requiem for a Dream (Bir Düş İçin Ağıt, Darren Aronofsky, 2000) 9.
11- The Devil Wears Prada (Şeytan Marka Giyer, David Frankel, 2006) 6.
12- Carlito's Way (Carlito'nun Yolu, Brian De Palma, 1993) 8.
13- Assault on Precinct 13 (13. Karakola Saldırı, John Carpenter, 1976) 6.
14- Mean Streets (Arka Sokaklar, Martin Scorsese, 1973) 8.
15- Kramer vs. Kramer (Kramer Kramer'e Karşı, Robert Benton, 1979) 6.
16- The House on Turk Street (Türk Sokağındaki Ev, Bob Rafelson, 2002) 7.
17- The Bird with the Crystal Plumage (Kristal Tüylü Kuş, Dario Argento, 1970) 7.
18- Vanilla Sky (Cameron Crowe, 2001) 7.
19- The Rocky Horror Picture Show (Jim Sharman, 1975) 7.
20- Vampyros Lesbos (Lezbiyen Vampirler, Jesus Franco, 1971) 4.
Belki içinizden bazıları, bu listedeki bazı filmler için "bunu mutlaka görmeliyim" diye düşünmüştür kimbilir?
12 Eylül 2009
İki tane çok merak edilen Türk filmi
Yıllardır merak ettiğim iki filmi nihayet izledim. Bu iki film de 90lı yıllara ait; yani Türk sinemasının en verimsiz, en bunalımlı, en çok eleştirilen dönemine. 1972 yılında 302 falan film çekilen ülkemizde, yanlış hatırlamıyorsam 1991-92'de falan 13-14 film çekilmişti. İşte bu dönemde ortaya çıkan bu iki film hakederek külte dönüşmüştü. Bir çok kez televizyonda verilmesine rağmen, ben kaçırmıştım bu filmleri. Nihayet bir şekilde izlemiş bulunuyorum.
Dönersen Islık Çal (Orhan Oğuz, 1993) tam da en bunalımlı döneme denk geliyor. Kız Kulesi Aşıkları, Sarı Tebessüm, Yengeç Sepeti gibi saçma sapan filmlerin çekildiği bir dönem. Nitelikli, alternatif tavrıyla dikkat çeken bir yapım. Marjinal hikayesi, o döneme göre söylenmemiş şeyleri söylemesi filmi kült yapıyor. O yıllarda Ferdi Tayfur'un, Fadimenin Düğünü klibiyle de popüler olan travestiler üzerine ilk kez bu kadar ciddi bir çalışma gerçekleştirildiğini görüyoruz (Kemal Sunal filmlerindeki Kız İsmet'i saymazsak). Hatta filmde fahişeyi oynayan, gencecik Derya Alabora "Bunlar çıktı, bizim işler kesatlaştı" diyor. Orhan Oğuz çok üst düzey bir yönetmen değildir: bence bu filmi farklı kılan kişi senaryo yazarıdır. Cemal Şan, benim çok sevdiğim Sekiz Gün Üçlemesi'nin yönetmeni. O zamandan belliymiş nitelikli bir yönetmen olacağı. Bu iki marjinal karakteri bulup, onlara bir noktada buluşturmak, aralarındaki dostluğu etkili bir şekilde perdeye yansıtmak maharet istiyen bir şey olsa gerek. Bu film hep, Gece, Melek ve Bizim Çocuklar'la (Atıf Yılmaz, 1993) beraber anılır. Aynı yıl gösterime girdiği ve aynı camiayı yansıttığı için.
Sinan Çetin Bay E'nin (1995) sonunda,bir film eleştirmenini konuşturarak aklı sıra eleştirmenlere giydirmiş. Çok da haklı şeyler söyleyen eleştirmene "ne diyor bu ya" gibi bir tavır takınan Sinan Çetin, son zamanlarda hep çuvalladı; ancak Bay E gerçekten kült olmayı hak eden bir film. Yavaş yavaş bunalımdan çıkılan bir dönemde çekilmesi, filmi teknik olarak da başarılı kılıyor. Tür olarak fantastik bir film Bay E. Yani mantık falan ararsanız maça otomatikman mağlup başlarsınız. Yapacağınız şey oturup, yönetmenin hayal gücünün ne kadar genişleyebildiğini seyretmek. O dönem için biraz erken olabilir bu tarz bir film çekmek ; ama kült filmin tanımı da budur zaten. Zamanında anlaşılamamış olmak bir filmi kült yapan en önemli özelliklerden biridir. İlgi çekici, hayatta bir kere izlenmeyi hak eden bir film Bay E.


09 Eylül 2009
"Death and the Maiden" (1994)

08 Eylül 2009
Keller bile saç uzatıyordu!

05 Eylül 2009
"Harold and Maude" (1971)

02 Eylül 2009
Son 15 yılın en iyi filmleri

Kaydol:
Kayıtlar (Atom)