08 Şubat 2010

Zuhal Olcay'ı, Haluk Bilginer'i beğeniyorum


Haluk Bilginer’i değil de Zuhal Olcay’ı ben de beğeniyorum. Nedir bu başlık şimdi? Sinema dergisi her sayısının en arkasında yerli oyuncularla, aynı sorularla röportaj yapar. Bu oyuncular genelde dünya sinemasını pek takip etmedikleri için en beğendiğiniz oyuncular listesinde bu iki ismi sık anarlar. Onlara bir gönderme yaptım. Ben de bu röportajı kendi kendime yaptım. Röportaj serisini başlatmayı düşünüyordum zaten uzun zamandır. Kendi kendime röportaj yaparak bu seriyi başlatmış oluyorum böylelikle.

Sinema: Favori filmleriniz nelerdir?
B.D: Cevap
burada.
Sinema: Favori yönetmenleriniz kimlerdir?
B.D: Sinemayı öncelikli olarak bir yönetmen sanatı olarak görürüm. Benim için asıl star yönetmendir. Dünya tarihinde yaşamış en önemli şahsiyetlerden birinin Hitchcock olduğunu düşünüyorum. O bir numaradır benim için. Roman Polanski, Joel Coen, Brain De Palma, Stanley Kubrick, Tim Burton, Martin Scorsese, Quentin Tarantino, Dario Argento, Clint Eastwood, David Lynch, Terence Malick, Michael Haneke, Woody Allen, Ridley Scott, John Carpenter, Darren Aronofsky, David Fincher, Sergio Leone, Theo Angelopoulos, Alejandro Gonzalez Inarritu, Krzysztof Kieslowski, Michael Mann, Jim Jarmusch, Billy Wilder (garantidir), Elia Kazan, Emir Kusturica, Fatih Akın, Francis Ford Coppola, Hal Ashby.
Yerlilerden ise Zeki Demirkubuz, Nuri Bilge Ceylan, Semih Kaplanoğlu, Reha Erdem, Tunç Okan, Ömer Vargı, Cemal Şan, Tayfun Pirselimoğlu, Özcan Alper, İnan Temelkuran olabilir favorilerim.
Yabancılarda klasikler, yerlilerde ise çağdaş yönetmenler listeyi domine ediyorlar. Bunun sebebi Türk sinemasında yeni yeni kıpırdanmaların başlaması, eski yönetmenlerin birkaç istisna dışında hep kötü filmler çekmiş olmalarıdır. Dünyada en iyi sinemayı Amerikalıların yaptıklarını düşünüyorum. Acı ama gerçek böyle.

Sinema: Hangi oyuncuları beğeniyorsunuz?
B.D: Sırasıyla De Niro, Nicholson, Pacino ve Hoffman benim kare asımdır. Bunlardan bir alt seviyede Steve Buscemi, Edward Norton, Gene Hackman, Gary Oldman, oyuncu olarak Clint Eastwood ve Woody Allen, Coenlerin filmlerindeki John Turturro, John Goodman, Matt Damon, Bruce Willis, Mel Gibson, Danny Trejo, Stanley Tucci, Seth Rogen. Unuttuklarım mutlaka olmuştur. Biraz seksist bir yaklaşım olacak ama kadın oyunculardan beni çok etkileyen bir oyuncu yok.

Sinema: Çalışmak istediğiniz yönetmenler kimlerdir?
B.D: Favorilerim arasında listelediğim yerli yönetmenler bu soruya cevabımdır.

Sinema: Yarısında çıktığınız bir film var mı?
B.D: Yok, ama nedense Cars’ı (Arabalar, John Lasseter, Joe Ranft, 2006) yarıda bıraktım. Sebebini hatırlamıyorum, fakat vazgeçmedim o filmden.

Sinema: İş gereği bulunduğunuz en acayip mekan neresiydi ve orada neler yaşadınız?
B.D: Mesleğim öğretmenlik. Toplamda 56 öğrencisi olan bir lisede, toplam mevcudu dört olan bir sınıfta derse giriyordum. Bir keresinde iki tanesi gelmedi. Çok çok sıkıcıydı.

Sinema: Sizce son 10 yılın sinema olayı nedir?
B.D: marlonbarando bloğunun açılması… Şaka bir yana, etkisini ilerde hissedeceğimiz 3d teknolojisinde yaşanan gelişmeler.

Sinema: Mutlaka oynamak istediğiniz bir rol veya içinde bulunmak istediğiniz bir proje var mı?
B.D: Milliyetçi duygular okşanmadan İstanbul’un fethinin etkileyici ve objektif bir şekilde filme çekilmesini isterim. Film, o dönemde insanlar hangi dilleri konuşuyorsa o dillerde olsun. İçinde aşk olmasın. Yönetmeni de ben olayım. Zeki Demirkubuz bir müzikal çeksin.

Sinema: İdealinizdeki set ve yönetmen nasıl olmalı?
B.D: Yönetmen olaya tamamen hakim olduğunu herkese hissettirmeli. Doğaçlamalara izin verilmeli ama oyuncular kendi haline de bırakılmamalı. Prodüksiyon anlamında hiçbir şey aksamamalı.

Sinema: Çocukken ne olmak isterdiniz?
B.D: Net bir fikrim yoktu.

Sinema: Hangi konuda güçlüsünüz?
B.D: Çalışkan ve sakin biri olma özelliklerimi seviyorum. Başkaları da var tabi. (gülücük işareti)

Sinema: Hangi konuda zayıfsınız?
B.D: Çabuk demoralize olabiliyorum; ancak çabuk da toparlayabiliyorum.

Sinema: Batıl inançlarınız var mı? Doğaüstü olaylara inanır mısınız?
B.D: Yoktur, inanmıyorum.

Sinema: Ölümden sonra ne var?
B.D: Bu sorunun bir sinema dergisinde ne işi var diye sormak istiyordum yıllardır. Bunu bilemezsiniz, buna inanırsınız ya da inanmazsınız.

Sinema: En büyük hayaliniz nedir?
B.D: En büyük hayalim yönetmen olmak. Kafamda bazı senaryo projeleri de yok değil.

Sinema: Favori kelimeniz nedir?
B.D: Yok. Bütün kelimelere eşit mesafedeyim. Küfürler hariç.

Sinema: Bundan on yıl önceye dönseniz kendinize ne öğüt verirdiniz?
B.D: Daha çok film izle ve bir şeyler yaz derdim.

Sinema: Sabırsızlıkla beklediğiniz bir film, konser, sanat olayı var mı?
B.D: Göreceksiniz, Tim Burton Dr. Jekyll & Mr. Hyde’ı sinemaya uyarlayacak ve başrolde Depp oynayacak. Bu projeyi merakla bekliyorum. Çok iyi olacağı kanısındayım. Brain De Palma yine eskisi gibi süper filmler çeksin istiyorum bir de.

Sinema: Hayatınız bir filme çekilse adı ne olurdu?
B.D: Film adlarının çok önemli olduğunu düşündüğümü birkaç kez blogda yazmıştım. Benim hayatımda filme çekilecek kadar önemli bir şey olmadı, o yüzden bir şey diyemeyeceğim.

Sinema: Yeni bir sinema projeniz var mı?
B.D: Yeni değil de bir tane sinema projem var. Adı da Pazar, Pazartesi, Perşembe olacak. Bu günlerde gazetede yazı yazan bir köşe yazarının, hayatında işlerin iyi gitmediği bir üniversite öğrencisiyle yazıları aracılığıyla konuşması ve gelişen, karmaşıklaşan olaylar üzerine.