06 Şubat 2011

"Copie Conforme" (2010)

Sinemada bir Abbas Kiarostami filmi izlemek hoş bir deneyim oldu benim için. Yakın zamanda keşfettiğim bu büyük sanatçının İran dışında çektiği ilk film "Copie Conforme/Aslı Gibidir" isminin akıllara getirdiği üzere gerçekle kopya arasında gidip gelen düşsel bir film. Blogda özet vermeyi sevmiyorum ama bu film için kısa bir özet yapmak zorundayım affınıza sığınarak. Sanat eserlerinde gerçek ve kopya üzerine uzmanlaşmış bir İngiliz yazar kitabının tanıtımı için İtalya'nın Toscana bölgesine gelir. Burada kitabıyla ilgilenen sanat tarihi galericisi Fransız kadınla tanışır. Kadın kitap üzerine konuşmak ister. Ve dokuzda kalkacak trene kadar adamla kadın konuşmak üzere turistik bir mekana giderler. Burada kahve içerken mekan sahibi, adamla kadını karı kocaymış gibi algılar. Sohbet geliştikçe ikili karı koca gibi davranmaya başlarlar. Ve film ikilinin gerçekle kurgu arasında gidip gelen diyalogları eşliğinde devam eder. "Copie Conforme" hemen akla "Before"ları özellikle de ikincisi olan sunset'i getiriyor. Gerek yaş yakınlığı gerekse de kitap tanıtım turu açısından ikincisine daha yakın. Kadın erkek ilişkisi üzerine savunduğu tezler açısından da yakınlar. Kadın her zamanki gibi soru işareti erkek de ünlem işareti. Abbas Kiarostami çok duyarlı ve iyi biri olduğu için ve Doğulu mistisizmine sahip olduğu için biraz daha insancıl ve daha az kırıcı olabiliyor ama "Before"lar bence daha sert bir söyleme sahipler. Kiarostami açık bir şekilde kadından yana tavır koymaktadır. Erkeğin ilgisizliğini ve antidemokratik tavrını eleştirir. Kadının bazı fazlaca kaçan talepkar tavrının ise eleştirip eleştirmediği konusunda emin değilim. Juliet Binoche'nin Cannes'de ödül alan destansı oyunculuğunu da övmek farzdır bana göre. Film tipik bir Kiarostami filmi gibi araba içinde geçen sohbet sahnesiyle başlıyor. Onun o arabada geçen hayat üzerine oldukça ilgi çekici diyaloglar barındıran sahnelerine tek kelimeyle bayılıyorum. Bir çok filminde gördüğüm film içinde film veya yönetmen karakter bu filmde yok. Yukarıda bahsettiğim gibi kurguyla gerçeğin birbirine girmesi sahnesiyse fazlasıyla mevcut. Basit hikayelerden evrenseli yakalama yeteneğini de bu filmde gösteriyor ve neden büyük bir sanatçı olduğunu bizlere kanıtlıyor. İran'da sansürde yaşanan gelişmeler umarım kendisini etkilemez ve bu kokuşmuş ortamda çölde vaha diyebileceğimiz filmler çekmeye devam eder.