Türkler tür sineması çekemez. Bu iddiamı bana yalatacak filmi hala ısrarla bekliyorum. Uzun zamandır izlemeyi düşündüğüm "Av Mevsimi"ni nihayet izledim. Etrafında birçok tartışma dönmüş olan bir filmdi. Beğenmeyeceğimi hissediyordum da içimden bir ses acaba diyordu. Bir film buğulu bir sesten bir şiirle başlıyorsa veya bina içinde güneş gözlüğü takan bir karakter barındırıyorsa Allah'a yakın bana uzak olsun. Elbette ki bunlar filmin bütün kusurları değil ama film oldukça fazla kusur barındırıyor bana göre. Kolay olması açısından artılarından bahsetmem gerekirse mesela tüm Yavuz Turgul filmlerinde mevcut olan birazcık kalburüstü görüntü yönetimini sayabiliriz. Hiçbir stand-up'ına gülmediğim ama sinemada zaman zaman beğendiğim Cem Yılmaz'ın birazcık kalburüstü performansını da sayabiliriz. Aç parantez Cem Yılmaz medyada o kadar çok yer alıyor ki ve o kadar farkedilebilirliği var ki onu bir filmde bir rolde görünce seyircide inandırıcılık sorunu oluşmaması çok zor artık. Aynı duyguyu "2 Genç Kız" filminde Hülya Avşar'da da yaşamıştım kapa parantezi. Filmin eksileri: Hasan karakterinin işlevsizliği, genel olarak bütün karakterlerin ,bu kadar uzun süreye rağmen, yüzeysel kalan işlenişi, yan karakter olması beklenilen karakterlerin yavanlığı, bir sürü gereksiz popüler zırva, skin drink çatışma ölme öldürme sahneleri, insanı hüzünlendiren yetersiz Şener Şen performansı, altı üstü popüler bir film olup da bu kadar önemli bir şeymiş gibi caka satması vb. Önceden bu kadar iş yapan filmlerin seyirciyi sinemaya gitmeye teşvik ettikleri için yararlı olduğunu düşünürdüm. Bu düşüncemi gözden geçireceğim. Bu tür kötü taklitler acaba sinemamızı ileriye mi götürüyor yoksa geriye mi? Bir yan sanayi "Se7en"a ne kadar ihtiyacımız var? Olmuyor işte. Taklit etmeye çalıştıkça batırıyoruz. Ama ceplerimiz doluyor diyorsanız diyecek bir sözüm yok. Size Nazan Öncel'in şu şarkısını armağan ediyorum.
Bu arada bu film benim amcamın oğlu Haydar'sız gittiğim ilk filmdi. Kendisiyle uzun süredir devam eden birlikteliğimiz her güzel şey gibi bitti. Zaten bu hayatta güzel olan ne varsa ya zararlıdır ya da biter. Son günlerde şekersiz çay içmeye başladım da oradan biliyorum. Kendisine, ailesine ve tüm Arjantin halkına mutlu seneler dilerim. Blog benim arkadaşım, 370 yazı yazmışım; saçmalama hakkım saklıdır.