04 Aralık 2010

"The Driller Killer" (1979) ve "American Psycho"yu (2000) yeniden izlemek

En son keşfettiğim yönetmen olan Abel Ferrera'nın filmlerini kronolojik sıraya göre izlemek isteğimden dolayı açılışı bu ilk normal (!) filmiyle yaptım. Ferrera aynı zamanda başrolde oynuyor. New York'lu ressam Reno'nun adım adım deliliğe doğru evrilmesinin kitsch öyküsü. Filmin başlarında sıradan bir New Yorker gibi duran Reno, kulak tırmalayan bir müzik eşliğinde giderek bir seri katile dönüşür. Benim izlediğim versiyonunun görüntü ve ses yönetimi çok kötü olduğu için filmden pek bir zevk alamadım. Ayrıca "The Driller Killer/Matkapçı Katil" basbayağı kötü bir film; ancak Abel Ferrera'nın nasıl bir sinema peşinde olduğuyla ilgili ipucu veriyor. Yani New York'ta geçen bağımsız suç öyküleri. İnsanın karanlık tarafıyla ilgilenen bir sinema anlayışı. Nereden okuduysam bir sitede bu filmin ve Brian De Palma'nın "Body Double/Sahte Vücutlar"ının, "American Psycho/Amerikan Sapığı"nın favori filmleri olduğu yazıyordu. "American Psycho"yu arşivcilik yıllarımın başlarında izlemiştim ve henüz "Psycho/Sapık"ı, "The Silence of the Lambs/Kuzuların Sessizliği"ni ve "The Texas Chainsaw Massacre/Teksas Katliamı"nı (1974) o dönemde izlememiş olduğum için bu filmden de pek bir şey anlamamıştım ve altı gibi düşük bir not vermiştim. Bu filmde kaliteli bir şeyler olduğunu seziyordum ve tekrar izlemek istiyordum. "The Driller Killer" buna vesile oldu. Filmin hiçbir yerinde ne "The Driller Killer"dan ne de "Body Double"dan bir iz yok. Bir tek sahnede Patrick Bateman'ın egzersiz yaparken televizyonda "The Texas Chainsaw Massacre"ın sonundaki manyak sahnenin oynadığını görüyoruz. Sanırım o vurgular film için değil de kitap için yapılmış olmalı. Filme dönecek olursak her kaliteli seri katil filminde olduğu gibi "American Psycho"da da destansı bir oyunculuk performansı var. İsmi fena halde Norman Bates'i çağrıştıran Patrick Bateman rolünde Christian Bale akıl almaz bir performans sergiliyor. Zaten filmin bir yerinde Ed Gein'den bahsederek yukarıda saydığım seri katil filmleriyle olan akrabalığını açığa çıkarıyor. Çok tuhaf bir karakter olan Bateman da görünürde elit bir New Yorker'dır. En iyi arabalara binip en güzel kadınlarla beraber olmaktadır ve işinde oldukça başarılı. Oldukça zengindir ve çok çekici bir fiziğe sahiptir. Ama filmin çok başarılı bir şekilde işlediği üzere o da tıpkı "The Driller Killer" gibi adım adım deliliğe doğru yol almaktadır. İnsanlıkla bağlantısını filmin ilerlediği dakikalara paralel olarak kaybeder. Etrafında kendisinin sahip olduğundan daha iyi bir özelliğe sahip olan herkesi öldürmek ister. Şu sahnede kendisinden daha iyi karta sahip olan meslektaşını nasıl kısakandığına bir bakar mısınız?



21. yüzyılın en iyi 100 romanı arasında sayılan kitabı okuyanlar filmin kitapta anlatılanın az bir bölümünü yansıtabildiğini düşünseler de bence olağanüstü bir film "American Psycho". Bazen insanda Amerikan Sapığı olma isteği uyandıran insan iki yüzlülüklerine cepheden saldırıyor. Bale'in performansının insanda bu adam seri katil olmalı duygusu uyandırması da cabası. Stilize görüntü yönetimi ve filmi daha da tuhaf yapan kıl mizah anlayışıyla avangard bir film. Mutlaka izleyin. Devam filmi "American Psycho 2: All American Girl" ise hatırladığım kadarıyla bir sirk gösterisi kıvamındaydı ve şimdilik tekrar izlemeyi düşünmüyorum.