Yönetmen Mahmut Fazıl Coşkun'un, Türkiye'nin en çok okunan köşe yazarlarından biri olan Ahmet Hakan Coşkun'un kardeşi olması birçoklarında önyargıya sebep olmuş olabilir. Hatırladığım kadarıyla Ahmet Hakan köşesinde bu filmin reklamını hiç yapmadı. Yönetmenin Yeni Şafak gazetesinde çıkan röportajı okumaya değer. Kesinlikle ne yaptığını bilen bir yönetmenle karşı karşıyayız. Tıpkı Bornova Bornova örneğinde olduğu gibi, doğuştan sinema duygusuna sahip bir insan olduğu anlaşılıyor. Hollanda'dan Altın Kaplan ödülüyle dönmesi boşuna değil elbette.
Hepimizin bildiği/duyduğu üzere film; taşradan İstanbul'a tayin olmuş bir müezzinle, bir rahibe adayının arasında geçen aşkımtırak bir hikaye. Son zamanlarda (yıllarda) ülkenin ajandası düşünüldüğünde, çok farklı tepkiler geliştirecek bir hikaye. Neyse ki film bu sınavı başarıyla veriyor ve yönetmen dini filmde arka fonda tutmayı başarıyor. Keşke ülkede psikolojiler daha sağlıklı olsa da din (veya herhangi bir şey) bir filmde her rolü oynayabilse, ancak dangalaklarla dolu bu ülkede şu aşamada bu biraz zor gibi görünüyor. Umarım o günler yakındır. Film başroldeki Musa'nın evrenine ait olduğuna sizi inandırıyor. O evrende çok başarılı bir şekilde geziyor. Bu başarıda olağanüstü güzel bir oyunculuk performansı sergileyen Nadir Karabacak'ın katkısı yadsınamaz. Röportajda da okuyacağınız üzere; görselliğe inanan yönetmen, anlatmak istediğini başarılı görüntü yönetimiyle anlatabiliyor.
Filmin ilerleyiş matematiğini de çok inandırıcı buldum. Gerçekçilikse filmin en büyük artılarından biri. Oh be! Ne güzel filmler yapılıyor ülkemizde.