Doğma büyüme Ankara'lı olduğum için Ankara'da geçen filmleri severim. Çok az vardır bunlardan. En iyilerinde Zeki adında olanların imzası vardır: Ökten'den Düttürü Dünya (1988) ve Sürü (1979), Demirkubuz'dan Masumiyet (1997). Bu filmden önce Siyah Beyaz barın varlığından haberim yoktu. En yakın zamanda sosyolojik bir kısa ziyaret gerçekleştirmeyi düşünüyorum; kısa çünkü fiyatlar abartılıymış. Bir dostluk filmi, bir kaybedenler klübü filmi, bir Türk indie'si. 70ini geçmiş artık yavaş yavaş ulusalcı olmaya başlamış bir kömünist eskisi, sağlık ve saplantı sorunları olan 50lilerinde bir avukat, başarılı ama terk edilmiş bir doktor, kişilik sahibi barın sahibi ve cinsel özgürlükçü orta yaşlı kadın... Ortak özellikleri orta-üst sınıfa mensup olmaları ve kaybeden olmaları. Her akşam bu barda bir araya gelme rutinini icra ediyorlar ve iyi arkadaşlar. Bazıları bayağı iyi arkadaş. Beş adet çok iyi oyuncu (Kurtiz, İşler, Birsel, Can, Alabora) ve çok güzel bir kadın olan Şevval Sam. Maça 1-0 galip başlıyor Siyah Beyaz. Ahmet Boyacıoğlu'nun bu ilk filmini sevdim. Dingin, düşündüren bir yapıya sahip Siyah Beyaz. O yüzden filme araştırmadan geldiği belli olan iki üç lavuk, film bittiğinde "şikayet dilekçesi yazacam, ombir milyon bu filme verilirmi lan" diye yorum yaptılar. Aynı adamlar eminim delpiero_58 veya zlatan_88 rumuzlarıyla youtube'da ırkçı, küfürlü yorumlar yazıyorlardır. Ne olacak bu Türkiye'nin hali?