04 Nisan 2010

"Les diaboliques" (1955)

90lı yıllarda Galatasaray Afrikalı bir futbolcu transfer etmişti. Geldiği günün ertesi günü bir spor gazetesi "Cim Bom'un Afrikalısı geldi ve süper çıktı" yazmıştı. Nedense çok komiğime gider bu başlık. O başlığa benzer bir cümle de ben kurayım: Fransız Hitchcock'u olarak adlandırılan Henri-Georges Clousot'dan ilk filmi izledim ve süper çıktı. Benim Mr. H hayralığım malumdur. O yüzden döneminde Fransız Hitchcock'u olarak anılan ve ona rakip olarak gösterilen bu kişinin filmlerine kayıtsız kalamazdım. En iyi filmi de Les diaboliques (Şeytan Ruhlu İnsanlar) kabul ediliyor. Filmin Türkçe adı sanki adi bir b filmiymiş gibi algılanıyor, fakat öyle değil. İlginç bir hikayesi var filmin. Henri-Georges Clousot, Alfred Hitchcock'tan yalnızca bir kaç saat önce kitabın yazarlarıyla görüştüğü için film haklarını satın alıyor. Bunun üzerine Hitchcock yazarlara (iki kişiler) bir kitap sipariş ediyor ve o sipariş sonucunda Vertigo (Ölüm Korkusu, 1958) ortaya çıkıyor. Filmi izlemeden önce internette araştırma yaptım. İlk defa tanık olduğum bir şekilde filmin sonunda yönetmen seyirciye "burada gördüklerinizi lütfen kimseye anlatmayın" diye not düşmesine rağmen, Ekşi Sözlük'te dangozun biri uyarı yapmadan çok önemli bir spoiler (filmin sağlıklı bir şekilde izlenmesine engel olan bilgi) verdiği için filmden maksimum tadı alamadım. Yine de son yıllarda izlediğim en iyi gerilim filmlerinden biriydi diyebilirim. Özellikle sonlara doğru filmde gerilim tavan yapıyor. Filmi Hitchcock çekseydi acaba daha çok sever miydim? İngiltere'de değil de Amerika'da çekseydi sanırım daha çok severdim. Fransızca filmlerle pek aram yok.